8 Ekim 2012 Pazartesi

Beykoz Gölbaşı Restaurant

Beykoz Gölbaşı Restaurant, bu yaz arkadaşım Ayça sayesinde geç keşfettiğim ama keşfettikten sonra da çoğu kişiden daha sık gittiğim bir yer oldu. Özellikle de Pazar kahvaltıları için.


İlkbahar, yaz dönemlerinde özellikle, gölün üzerine kurulmuş olan restaurant kısmı çok başarılı. Kış için de açık olan alanlar kapatılıyor sanırım. Göldeki ördekler, kenardaki sazlıklar, yeşillikler, restaurant önündeki yolun trafiğe kapalı olması, gayet güzel bir çocuk parkının olması...vb gibi sebeplerle, hem 4,5 yaşında hem de 11 aylık bebeği olan bizim için gayet ferah, rahat, hijyenik, lezzetli kahvaltısı olan (eminim yemekleri de öyledir ama denemedim) bir mekan.


Kahvaltı sonrasında göl kenarında yapılan yürüyüşlerle, gölde balık tutan insanları izlemekle, getirdiğiniz bisiklete binen çocuğunuzla güzel bir hafta sonu geçirebilirsiniz.

Beykoz Restaurant
Gölbaşı, Ankara
Telefon: 0312-484 44 46


3 Ekim 2012 Çarşamba

MİNİATÜRK

Yıllardır yanı başımızda bulunan Miniatürk’e gitmeyi hep ertelemiştik. Sonunda geçen haftasonu gittik. Hem oğlumuz Enes’in ilgisini çekebilecek hem de bizim ilgimizi çekebilecek bir yermiş Miniatürk. ‘Çocuklu gezme’ ritüeline son derece uygun…
Eserler tek kelimeyle muhteşem. Kızları pek tahmin edemiyorum ama 3 yaşındaki bir erkek çocuğunun ilgisini çekecek o kadar çok şey var ki J Bolu tünelininden geçen arabalar, hava alanındaki uçaklar, boğazdaki vapurlar ve yapay gölette yüzdürülebilen gemiler. En ilgi çekeni ise Miniatürk’ü tamamen turlayan büyüklerinde binebileceği boyutlardaki  tren. Trenle gezerken minik eserleri de zevkle seyredebilirsiniz.
Truva atı ve kale şeklindeki çocuk parkı ilk başta çocukların ilgisini pek çekecek gibi gelmedi bana. Çünkü renk yok pek fazla ama içeri girince devasa büyüklükteki parktan hiçbir çocuğu almanın mümkün olmadığını fark ettim.
Şuan inşaat halinde olan bir de helikopter vardı bizimkinin gözlerini döndüren fakat henüz ziyarete açık değil.
Kapadokya’daki mini balonlar ve nerdeyse Miniatürk’ün yarısını gezen küçük tren de çok sevimli ve Enes’in kaçırmadığı ayrıntılar arasındaydı.
Kristal İstanbul adındaki mini müze de dikkat çekiciydi ama karanlık olduğundan çocuklar pek rağbet göstermiyordu.
Yurtdışındaki Osmanlı eserleri bölümüne de hayranlıkla bakarak çıkışa doğru yöneldik.
Soluklanabilecek restoranı, hediyelik eşya dükkanı ile oldukça keyifli vakitler geçirilebilir. Parkın çıkışında go kart heyecanı da özellikle arabalara bayılan çocuklarla beraber izlenebilir. ( Bu arada küçük çocuklar için de akülü araba turları yapılıyor. )
Yaklaşık 2 saatimizi keyifle geçirdik orada.
Son bir tavsiye, eğer mümkünse Eyüp’ten tekneye binip Miniatürk’ün kıyısında inerseniz çok da keyifli bir yolculuk yapmış olursunuz...
ELİF ESEN